ISITMA SİSTEMİ TARİHÇESİ

ISITMA SİSTEMİ TARİHÇESİ

Isıtmanın Tarihi Gelişimi:

Eski Yunanlılar ve Romalılar hariç, çoğu kültür doğrudan ısıtma yöntemlerine dayanıyordu. Çin, Japonya ve Akdeniz gibi sadece ılımlı bir sıcaklığa ihtiyaç duyulan yerlerde kullanılan yakıt odun/ahşap idi. Önce çatının ortasında basit bir diyafram olan ve daha sonra doğrudan şömineden yükselen baca veya bacalar, 13. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkmıştı. Yangının dumanı ve  yaşam alanından etkili bir şekilde ortadan kaldırılmıştı.

Kapalı ocaklar Çinliler tarafından yaklaşık 600 M.Ö. kullanılmakta ve sonuçta Rusya üzerinden Kuzey Avrupa’ya, oradan da 1744 yılında Benjamin Franklin tarafından geliştirilen tasarımın icat edildiği Amerika’ya yayılmıştı.

Franklin sobası; Soba, şöminelerden çok daha az israfa maruz kalır. Çünkü ateşin sıcaklığı, bacayı sıcak yanma gazları şeklinde geçirmek yerine odadaki havayı ısıtan ocak duvarları tarafından absorbe edilir.

Franklin sobası

[ Resim:1Antik Roma hamamlarında zeminin altında yer alan ve içinde sıcak dumanın dolaştığı kanal şebekesi. Türk hamamlarında buna cehennemlik adı verilir. ]
[ Resim:1Antik Roma hamamlarında zeminin altında yer alan ve içinde sıcak dumanın dolaştığı kanal şebekesi. Türk hamamlarında buna cehennemlik adı verilir. ]
Merkezi ısıtma antik Yunan’da icat edilmiş gibi görünüyor, ancak eski dünyanın en büyük ısınma mühendisleri olan Romalıların, hypocaust sistemidir.

Hypocaust: Roma mimarisinde, döşeme altındaki ısıtma sistemi. Bu sistemde, sıcak hava ya da duman döşemenin altında bırakılan boşluklardan geçerek üst mekânı ısıtırdı. Hipokaust genellikle hamamlarda kullanılmakla birlikte imparatorluğun, Almanya ve İngiltere gibi kuzey eyaletlerindeki Roma kentlerinin villa ve saraylarında da kullanılmıştır. Sistemin kullanıldığı yapılarda döşeme, alttaki tuğla ayaklar üstüne oturtulur ve ayaklar arasındaki boşluklardan dolanan sıcak hava genellikle bu bacayla dışarı atılırdı. Kimi uygulamalarda döşemenin altındaki hipocaust duvarlardaki ısıtma sistemiyle bağlantılıdır. Burada sıcak hava, duvarlar içine düşey olarak yerleştirilmiş tubuli denen pişmiş toprak borulardan yukarı çıkar. Bir başka uygulamadaysa, duvara gelen yüzeyinde küçük çıkıntılar bulunan tuğla levhalar (tegula mammate) kullanılmış, sıcak havanın bu kaplama levhalarının arkasında kalan boşlukta dolaşması sağlanmıştır. Vitrivius’a göre hipokaust sistemini, MÖ 1’ind yüzyılda Sergius Orata adındaki kişi bulmuştur; ama arkeolojik veriler hipokaustun Helenistik Dönem’den beri kullanıldığını göstermektedir.

Yunanistan’da Olympia ve Gortys’te, İtalya’da Pompei’de ve Sicilya’da Megara Hybleia’da MÖ 1. yüzyıldan önce de sistemin var olduğunu kanıtlayan örnekler bulunmaktadır.

Birçok Roma binasında mozaik döşeme zeminleri, aşağıda hava sütunları veya kanallar oluşturan sütunlar tarafından desteklenmiştir.

Merkezi ısıtma 19. yüzyılın başlarında Sanayi Devrimi’nin sanayi, konut kullanımı ve hizmetler için bina boyutlarında bir artışa neden olduğu tekrar kullanılmak üzere kabul edildi. Buharın bir güç kaynağı olarak kullanılması fabrikalar ısıtmak için yeni bir yol sundu ve buhar borulara tasarlandı. Kömürle çalışan kazanlar, ayaklı radyatörler vasıtasıyla odaya sıcak buhar dağıttı. Buhar ısıtması çok soğuk kışları nedeniyle Kuzey Amerika kıtasında uzun sürdü. Yüzey sıcaklığı düşük ve buhardan daha yumuşak genel sıcaklığa sahip olan sıcak suyun avantajları 1830’da görülmeye başlanmıştır.

  1. yüzyılın merkezi ısıtma sistemleri genellikle ısı iletiminde sıcak hava veya sıcak su kullanmaktadır. Kanallı sıcak hava çoğu yeni inşa edilen Amerikan evlerinde ve ofislerinde buharın yerini almış ancak İngiltere ve Avrupa kıtasının çoğunda sıcak su kullanılmıştır.

Magic Mechanic Meetings© yazı dizisi devam edecek…

Semih ÇALAPKULU

Makina Mühendisi

YAZAR HAKKINDA

Semih Çalapkulu Semih Çalapkulu Semih ÇALAPKULU kimdir: 2002 yılında, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği bölümü mezun olup, Makina Mühendisi lisans programını tamamlamıştır. Evli, Dilara ve Furkan isimli iki çocuğu var. Meslek hayatına sırasıyla; Aydın Grup, Ciner Grup, Kuzu Grup ve 2024 yılı itibariyle de Zorlu ElektroMekanik Sanayi ve Ticaret A.Ş.‘de Genel Müdür pozisyonunda çalışma hayatına devam etmektedir. Aydın Grubunda, gıda üretim prosesinde ve fabrika kurulumunda 1 senelik deneyime sahiptir. Ciner Grubunda, madden ocağı ve filatasyon tesis kurulumunda 2,5 senelik deneyime sahiptir. Kuzu Grubunda, İnşaat sektöründe, toplamda 12.500 adet konutta, okul, otel, arıtma tesisi, avm ve hastane işlerinin bulunduğu 17 adet ayrı projenin farklı zaman dilimlerinde yer alma şansı bularak, bu konularda 19 senelik deneyime sahip olmuştur. Kuzu Grupta bitirdiği son proje, SeaPearl Ataköy Projesidir. Proje dört etabını (doğu etabı residence , batı etabı residence, otel etabı ve hastane etabı) bitirerek ilgili hak sahiplerine teslim edilmiştir. SeaPearl Ataköy 2,7 Milyar Amerikan Doları piyasa büyüklüğüyle, Avrupa kıtasının en büyük karma projesi olup meslek anlamda bu projeyle global çapta ciddi tecrübeye sahip olmuştur. 2024 Yılının Temmuz Ayı İtibariyle, Zorlu ElektroMekanik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdür Olarak Görevini Sürdürmeye Başlamıştır. Zorlu ElektroMekanik her türlü, mekanik ve elektrik taahhüt firması olarak Türkiye’de ve yurt dışında faaliyet göstermektedir. Zorlu ElektroMekanik inşaat, organize sanayi, fabrika, havalimanı, madden, petrokimya, hastane, otel, nitelikli konut, arıtma sistemleri, okul, üniversite, altyapı ve yapı projelerinin mühendislik gerektiren teknik müteahhitlik kısımlarını koordine eden 25 yıllık deneyime sahip bir firmadır. Firma farklı konseptlerde yer alan nitelikli projelerin tasarlanması, uygulanması ve işletmeye alınmasına kadar tüm süreci koordine eden, uygulayan, çok nitelikli teknik personele sahip olmasından dolayı, bu süreci global anlamda yöneten
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

131. Sayımız Yayında.